İNCELEME | MİMARİDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK: NEYİ, NEDEN, NASIL?

 

Sürdürülebilirlik kavramı, nereye bakarsak karşımıza çıkıyor. O kadar sarsılmaz bir yeri var ki ticari işletmelerden, kamu kuruluşlarına, girişimciler, politikacılar, yazarlardan influencerlara kadar herkesin dilinde. Ve adeta dünyanın ve insanlığın kurtarıcısı. Sürdürülebilirliğin, bütünü kuşatan etkisine dönemin imajlara olan açlığı da kol kanat geriyor. Böylece içi boşaltılmış sloganlarla ifade edilen, gerçekliğinden koparılmış ve günahlarından arındırılmış bir kavram olarak “sürdürülebilirlik” kalıyor elimizde.

Elbette bu ilgi ve etkiden mimarlık da payına düşeni almış durumda. 70’li yıllarda bir tür “yeşil mimarlık”, “ekolojik mimarlık” tanımı geliştirirken, 90’larla beraber “mimaride sürdürülebilirlik”ten bahsedilmeye başlandı. Ve nihayet 1987 yılında Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun yayımlamış olduğu ”Ortak Geleceğimiz” adlı rapor ile ilk defa resmi olarak ‘‘sürdürülebilirlik’’ kavramı ortaya atıldı. Rapor sürdürülebilirlik kavramını; “İnsanlık; doğanın gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçları temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahiptir” şeklinde tanımladı.

Vitruvius’tan Bookchin’e

Peki bu tanımlamada “gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme” yaklaşımı neyi ifade ediyor? Yakıcı sıcaktan korunmak için evlerini toprağa gömen yerlilerin, yine tarih boyunca her kültür ve her coğrafyada yerel malzeme kullanarak, ihtiyaca binaen barınaklarını yapan insanların yaptığı şeyden farklı olan ne? Bütün Antikçağ şaşası ve ihtişamına rağmen Vitruvius’un “Mimarlık Üzerine On Kitap”* adlı eserinde fonksiyondan bahsediyor ya da Murray Bookchin’in** toplum ile doğayı iç içe konumlandırdığı katılımcı evrim yaklaşımı bir yörünge sunuyor. Bookchin’in nihayetinde topluma, doğa ile kurulan uzlaşım ölçüsünde değer biçtiği ortaya koyarak yol gösteriyor.

Modern Mimari Sorgusu

Sürdürülebilir mimariyi anlamak için, ekolojik sorunların başlangıcını yeniden sorgulamak gerekir: endüstri devrimi, kentleşme ve moderniteyi oluşturan modern mimari. Kavramın mimari form üzerindeki etkilerini yersel, kültürel, iklimsel, teknolojik ve doğanın değerleri üzerinden okunmaya çalışılmalıdır. Sürdürülebilir mimari, materyal geri dönüşümleri, enerji ve gelişme alanları ile sınırlandırılmamalıdır.

Böyle bir durumda “sürdürülebilir mimari” konusu sorumlu ve etik bir bakış açısıyla ortaya çıkıyor. Kimliğini kaybetmeden, belirli bir süre sonra restitüsyon, restorasyon ve yeniden işlevlendirme gibi işlemleri ifade ederken sürdürülebilirlik ile birlikte yeni ilkeler tanımlanıyor ve mimarlara sorumlulukları hatırlatılıyor. Ancak sürdürülebilir mimarlığın mimarlığa ilişkin önermelerinin nasıl yer bulacağı, nasıl ifade edilebileceği ve sonuçların çelişkileri mimarlık bağlamında hala büyük soru işaretleri taşıyor.

*Vitruvius’un De Architectura (Mimarlık Üzerine) adlı eseri, temelde Roma dönemindeki mimarlık sanatının teorisi ve pratiğiyle ilgili geniş ve toplu bilgi veren, on kitaplık bir külliyattır. Mimarinin ilkelerine ve eğitimine evrensel yaklaşımından dolayı günümüz klasik Batı mimarlık tarihinin Antik çağdan günümüze kalan en önemli eser olarak kabul görüyor.

** Amerikalı sosyal teorisyen, yazar, tarihçi ve siyaset felsefecisi. Çevre hareketinin öncülerinden olan Bookchin, şehir planlaması ve teorisyeni olduğu sosyal ekoloji ideolojisi gibi konular üzerine çalışmalar yapmış, siyaset, felsefe, tarih ve kentsel sorunlar üzerine iki düzine kitabın yazarıdır.

Daha fazlası