MADDE | DÜNYAYI KALIBA SOKAN BETON

Siz bu cümleyi okuyana kadar 17 bin küvetten fazla beton dökmüş olacak. Siz bu makalenin sonuna geldiğinizde ise sayı 943 bine ulaşmış olacak. Bu sadece 5 yılda Türkiye’deki her tepeyi, vadiyi, kuytu köşeyi aşmaya yetecek kadar beton anlamına geliyor.

Dünya çapında her yıl yaklaşık 6 milyar ton konvansiyonel beton üretildiği tahmin edilmekte. Bu endüstri bir ülke olsaydı, 2,8 milyar tona kadar karbondioksit salınımıyla dünyanın üçüncü büyük karbondioksit salınımı yapan ülkesi olurdu ve bunu yalnızca Çin ve ABD geride bırakırdı. Belki de her yerde bulunması nedeniyle betonun birçok farklı bağlamda anlamı olabilir. Hem eski, hem yeni, hem geleneksel, hem yenilikçi, hem doğal, hem yapay.

Akışkan Kaya

Beton kum, taş, su ve çimento karışımıdır. Hemen hemen her şekle dökülebilen ve zamanla kaya benzeri bir malzemeye dönüşen bir sıvıdır. Çimento, betonu özel kılan temel bileşendir. Sıradan Portland Çimentosu en yaygın biçimdir. Yaklaşık 1500°C’ye kadar ısıtılan ve daha sonra toz haline getirilen yaklaşık üç kısım kireçtaşından, bir kısım kilden oluşur.

Betonu modern bir malzeme olarak düşünebiliriz ama aslında binlerce yıldır kullanılmaktadır. Suriye’de arkeologlar M.Ö. 6500’e kadar uzanan beton formları buldu. Romalılar, yaklaşık M.Ö. 300’den itibaren beton yapmak için bir tür volkanik kül olan puzolana kullandılar. Pantheon’un çatısı M.S. 125 civarında tamamlandı ve hala dünyanın en büyük takviyesiz beton kubbesi. Roma’daki Pantheon ve Kolezyum, kum, agrega (genellikle çakıl veya taş) ve kireç bazlı, fırında pişirilmiş bağlayıcıyla karıştırılmış sudan oluşan betonun dayanıklılığının kanıtı olarak ayakta duruyor.

Modern Betonun Keşfi

Nedeni tam olarak bilinmemekle beraber bin yıldan fazla bir süre boyunca beton tekrar kullanılmadı. Betonun ‘modern’ kullanımı 1750’lerde İngiliz inşaat mühendisi John Smeaton’un Cornwall kıyısı açıklarında bir deniz feneri inşa etmesi için görevlendirilmesiyle gerçekleşti. Smeaton Roma puzolanı ile deneyler yaptı ve 1759’da Eddystone Deniz Fenerini tamamladı.

1824 yılında Joseph Aspdin tarafından patenti alınan Portland çimentosu, modern beton üretiminin standardını belirledi. 1840 yılında yeni Westminster Sarayı’nın temellerinde kullanıldı. Basınç dayanımı ve göreceli çekme zayıflığı gibi bu özellikler, 19. yüzyıl mühendislerinin, binaların temelleri gibi belirli uygulamalar için betonu tercih ettiği anlamına geliyordu.

Beton, Dubai’deki Burj Khalifa gökdeleni örneğinde olduğu gibi uygarlığı 163 kata kadar yükseltti. Bu daha sonra Empire State Binası gibi “art deco” gökdelenlerin temeli olan güçlendirilmiş beton oluşturmak için çelik çubuklar veya ağlarla birleştirildi.

Doğanın Betonla Savaşı

Beton, tarihi boyunca insanın doğayla mücadelesinde en temel malzemelerden biri olmuştur. Milyarlarca insanın başını sokacak çatılar oluşturan, doğal afetlere karşı savunmamızı güçlendiren; sağlık, eğitim, ulaşım, enerji ve sanayi için yapılar sağlayan beton, modern gelişimin temelini oluşturur. Sudan sonra dünyada en yaygın kullanılan malzeme olan beton, ne yazık ki mavi-yeşil dünyamızın her geçen saniye daha da grileşmesine neden oluyor.

Bazen itaatkar bir müttefik, bazen doğaya onlarca yıl direnebilin sahte bir dost olarak karşımıza çıkıyor beton. Üretimin tüm aşamalarında betonun dünyadaki karbondioksitin %4-8’inden sorumlu olduğu hesaplanmaktadır. Betonun karbondioksit emisyonlarının yarısı, çimento üretim prosesinin en enerji yoğun kısmı olan klinker üretimi sırasında yaratılmaktadır. Ancak diğer çevresel etkiler çok daha az anlaşılmıştır. Beton, dünyadaki endüstriyel su kullanımının neredeyse 10’da birini temsil ediyor.

Şehirlerde beton ayrıca güneşin sıcaklığını emerek ve araba egzozlarından ve klima ünitelerinden çıkan gazları hapsederek ısı adası etkisine katkıda bulunuyor.

Betonun Geleceği

Betonun sürdürülebilirliğini ve performansını artırmaya yönelik araştırmalar sürse de henüz beklenen sonuçların alındığını söylemek maalesef mümkün görünmüyor. Özellikle geri dönüşüm sağlanabilecek sistemlerin çözümlenmesi bu sektörün birinci önceliği olmalı. Tasarım ve yapı dünyası ise doğal ve sürdürülebilir olanaklara odaklanmak zorunda. Hazır beton sektörünün daha sürdürülebilir bir iş modeline geçmesi üreticilerin yanı sıra politika yapıcıların, müşterilerin, şartname ve standart hazırlayıcıların, tedarikçilerin ve hatta tüm paydaşların birlikte hayata geçirebileceği kolektif bir süreç.

 

Daha fazlası