BİR DİZİ OLASILIK | BİYOFİLİK TASARIMLAR

Doğayla etkileşimin yararlı veya avantajlı olabileceği yönündeki yaygın düşüncenin uzun bir geçmişi var. Doğadan ilham alan hayvan taş oyma motiflerin Göbekli Tepe’de kullanımı, Eski Mısır elitlerinin yemyeşil bahçeleri, Mezopotamya’daki Pers yerleşimlerinin kapalı bahçeleri ve ortaçağ Çin şehirlerindeki tüccarların bahçeleri ilk kentlilerin doğayla bağlarını korumak için büyük çaba harcadıklarını gösteriyor (Shepard 1967; Hongxun 1982).

Solda: Antik bir Çin bahçesini tasvir eden bir görsel, Sağda: Antik bir Mısır bahçesini tasvir eden bir duvar parçası.

Doğadan Deneyimler

Biyoloji, psikoloji, sinir bilimi ve mimarlık gibi alanların tümü doğa ve doğal sistemlerle bağlantı kurma arzusuyla ilgili. Bu ilgi ‘biyofili’ kavramının ilk olarak sosyal psikolog Eric Fromm tarafından 1964 yılında yayınlanan “The Heart of Man” adlı kitapta ortaya atılmasına neden oldu. Daha sonra ise biyolog Edward Wilson, 1984 yılında yayınlanan “Biophilia” adlı kitabında bu terimi popüler hale getirdi.

Biyofilik tasarım stratejik olarak nasıl uygulanabilir? Her ne kadar belirli kılavuzlar uygulayıcıların bir listesini sunsa da, bu stratejilerin dikkatli bir şekilde seçilmesi ve bir binanın veya yapılı çevrenin kendine özgü gereksinimlerine, koşullarına, tarihine ve kültürel bağlamına göre uyarlanması çok önemli.

İnsanın doğayla ilişkisine dair anlayışımızın hızlı gelişimi, daha fazla iyileştirme ve revizyonun yapılabileceği anlamına geliyor. Aşağıda doğayla etkileşimdeki bazı niteliklerden bahsedildi. Bu niteliklerin sırası herhangi bir öncelik veya önem belirtmemektedir ve bazı nitelikler birbiriyle örtüşebilir ve etkileşime girebilir.

Işık

Işık, yaşamın ve insan varoluşunun temel unsurlarından biri olma özelliği taşıyor. Doğal ışığın algılanması, bireylerin mekansal ve zamansal faktörlere nasıl tepki vereceğini, çevrelerinde kendilerini nasıl yönlendireceklerini ve ışıktaki günlük desenler ve mevsimsel değişimlerle nasıl etkileşime gireceklerini etkiler.

Stefan Behnisch Architects tarafından Cambridge, Massachusetts’te tasarlanan Genzyme binası, merkezi atriyumdan kayda değer miktarda doğal ışığın girmesine izin veren muhteşem bir yapı. Bu etkileyici başarı, güneşin hareketini takip eden ve ışığını tavan penceresi panjurlarına yansıtan, daha sonra ışığı büyük, zarif bir cep telefonu gibi çelik kablolarla asılı iç cam plakalara yönlendiren çatıdaki heliostat aynalarının kullanılmasıyla elde ediliyor. Atriyum ayrıca geniş bitki örtüsüne, küçük park benzeri alanlara, su özelliğine ve genel olarak organize karmaşıklık hissine sahip.

Stefan Behnisch Mimarlık tarafından Cambridge, Massachusetts’te tasarlanan Genzyme binası.

Hava

Yaşamın insan varoluşu için kritik olan bir diğer temel yönü de atmosferik koşulların deneyimidir. Hava görünmez olmasına rağmen dokunma, hareket ve koku duyularımızla algılanabilir. Etrafımızdaki havanın kalitesi büyük önem taşıyor. Modern teknoloji sayesinde artık en geniş kapalı alanlarımızda bile atmosferik koşulları kontrol etme ve işleme yeteneğine sahibiz.

WOHA Architects tarafından tasarlanan Bali, Endonezya’daki Alila Hotel-Uluwatu, iç ve dış ortamları arasında güçlü bir bağ kuruyor. Otelin okyanus manzarası, ahşap malzemesi, yansıtıcı havuzu ve geniş yerli bitki örtüsü, doğayla bağlantı hissine katkıda bulunuyor.

WOHA Architects tarafından tasarlanan Alila Hotel-Uluwatu, Bali, Endonezya.

Su

Su, Dünya’yı yaşanabilir kılan, yaşamın ve insan varlığının temel bir bileşeni. Önemine rağmen su, modern yapı tasarımında gizli ve yönetilen bir kaynak halinde. Ne yazık ki birçok insan suyu doğal bir deneyim olarak değil, teknolojinin bir ürünü olarak algılıyor. Suyun yapay olarak düzenlenmesi, büyük insan nüfuslu devasa binaların inşasına olanak sağladı. Bununla birlikte, bu inşa edilmiş ortamlardaki su deneyimi çoğu zaman doğal dünyadan kopuk durumda.

Michael Hopkins Mimarlık tarafından tasarlanan Nottingham Üniversitesi’nin kampüsü yapıları ve çevresindeki alanı farklılaştıran çeşitli biyofilik özellikleri bünyesinde barındırıyor. Bu özellikler arasında ahşap malzemelerin yaygın kullanımı, bol doğal ışıklandırma ve sitenin tarihi ve coğrafyasıyla uyumlu bir ilişki yer alıyor. Suyun varlığı, eski sanayi bölgesinde bir bütünleşme canlılık duygusunu teşvik eden merkezi bir odak noktası görevi görüyor.

Nottingham Üniversitesi kampüsü

Bitki

Bitkiler genellikle yapılı çevrelerde insanlar ve doğa arasındaki doğrudan etkileşimi teşvik etmenin bir aracı olarak kullanılır. Binalara, iç mekanlara, iç ve dış mekan ortamlarını birbirine bağlayan alanlara yakın peyzajlara dahil edilirler. Araştırmalar bitkilerin bu ortamlarda olumlu bir etkiye sahip olduğunu gösterdi. Bitkilerin ve çiçeklerin hastaneler, oteller ve kamusal alanlar gibi çeşitli ortamlara getirilmesi geleneğinin de gösterdiği gibi, faydaları uzun zamandır kabul edilmekte.

Günümüzdeki yeşil bitkilerin kentin rutini içerisinde biyofilik kaliteyi arttırdığı Patrick Blanc tarafından tasarlanmış Musée du quai Branly gösterilebilir.

Musée du quai Branly-Paris

Hayvan

Hayvanlar, evrimin başlangıcından bu yana insan yaşamının ayrılmaz bir parçası durumunda Çoğu zaman yaban hayatıyla gerçek hayatta hiç karşılaşmasak da sanatımızda, tasarımlarımızda ve temsillerimizde önemli bir rol oynuyorlar. Denizanaları, böcekler, örümcekler ve yılanlar gibi görmezden gelme veya korkma eğiliminde olduğumuz hayvanlar bile kültürel görsellerimizde ve tasarımlarımızda yer alıyor.

Göbeklitepe’deki hayvan taş motifleri, Şanlıurfa, Türkiye.

Biyofilik tasarım, bir mekanın çeşitli yönlerini birbirine bağlayarak uyumlu bir ekolojik ortam yaratmaya odaklanır. Etkili biyofilik tasarım, hem ortamların hem de mekanların özelliklerini bir araya getirerek, tanımlanmış sınırlar, net bir hareket modeli planı ve farklı bir kimlik içeren mekanların sıralı bir bağlantısıyla sonuçlanır. Tasarımcılara dikkate almaları için bir dizi olasılık sunarlar ve dikkatli kullanıldığında ve belirli bağlama göre uyarlandığında etkili stratejiler sunabilirler.

*Doktorant, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Deniz ve İçsu Kaynakları Yönetimi Anabilim Dalı

Kaynaklar

Kellert, S. R. (2018). Nature by design: The practice of biophilic design. yale university press.

Ulrich, R. S., & Biophilia, B. (1993). Natural Landscapes. The Biophilia Hypothesis; Kellert, SE, Wilson, E., Eds, 73-137.

Gardens in Ancient Egypt,  https://www.liverpoolmuseums.org.uk/stories/gardens-ancient-egypt

Patterns of Biophilic Design, https://www.terrapinbrightgreen.com/reports/14-patterns/Baldwin, R. F., Powell, R. B., & Kellert, S. R. (2011). Habitat as architecture: integrating conservation planning and human health. Ambio, 40, 322-327

 

Daha fazlası