İNCELEME | KENT VE DOĞANIN BAĞI: PEYZAJ 

Peyzaj Mimarlığına Geniş Çerçeveden Bir Bakış 

Peyzaj ve peyzaj mimarlığı kavramlarının sayısız tanımı ve ifadesi bulunuyor. Peyzaj doğal ve yapay unsurları, aslında çevremizde gördüğümüz her şeyi kapsar. Doğal unsurlar için her ne kadar “peyzaj” deyince akla sadece bitkiler gelse de bunun içinde nehir, göl gibi su ögeleri, toprak örtüsü gibi unsurlar da yer alır. Yapay unsurlar ise insan eliyle oluşturulmuş yapılar, yollar, aydınlatmalar gibi ögelerdir. Peyzaj mimarlığı ise tüm bu doğal ve yapay unsurların bir arada dengeli, işlevsel ve estetik açılardan tasarımını ve planlamasını hedefleyen bir meslek grubudur. Aslında tam da bu yazıda vurgulamak istediğim konu, bu son cümlenin içerisinde saklıdır.

Peyzaj mimarları yalnızca bahçelerde veya kırsal alanlarda bitki düzenlemesi yapmakla mükellef değildir. Kentlerin doğa ile uyumlanmasını, yapay unsurlar arasında tamamen doğadan uzaklaşmamamızı sağlayan, çevrenin işlevsel tasarım ve planlamalarla korunup kent içerisinde nüfuz etmesini sağlayan meslek grubunu temsil ederler. 

Elbette ki gri betonlar arasında kaldığımız kentlerde hava kalitesine katkıda bulunan bir ağacın, renkli çiçekler veren bir bitkinin bile ilgilenilip korunup yaşatılması çok değerlidir. Peyzaj mimarları kamusal ve özel alanlarda bu bitkilerin tasarımını ve korumalarını yaparak önemli hizmet vermektedir. Ancak bu yazıda peyzaj mimarlarının yalnızca bitki tasarımı ve bakım çalışmalarından bahsetmek haksızlık olur.  

Doğayla Barışık Alanlar Yaratma Becerisi

Bu başlık altında bir evin bahçesinden çıkıp ölçeği biraz büyütelim. Bir mahallenin içerisinde mahallenin her sokağından hatta yakın mahallelerden her yaştan insanın geldiği, içinde yürüyüş parkurları, seyirlik havuz ve göletlerin yer aldığı, çocuk oyun alanının bulunduğu, gençlerin basketbol gibi sporlar yaptığı spor sahalarının olduğu, her mevsimi yaşatan onlarca türden bitkilerin olduğu bir mahalle parkı düşünelim. 

Bir de şehrin dışında bitki örtüleri arasında, tek tük evlerin olduğu, hayvanların serbestçe dolaştığı, göçmen kuşların uğradığı bir göl kenarı düşünelim. Bu alan kendi başına hali hazırda doğaya, insanlara, hayvanlara ve sayısız bitkilere hizmet veren ve bir dengeye sahip bir alandır.  

İşte bu iki farklı alanda farklı planlamalar ve tasarımlar yapmak, bu iki farklı alanın sağladığı farklı hizmetleri iyi ayırt etmek ve buna yönelik aktiviteler üretmek, mevcut doğal varlıkların korunması, tasarlanan ve planlanan aktivitelerin mevcut doğal varlıkları uzun süreler boyunca koruyacak şekilde yapılması peyzaj mimarlığının ta kendisidir. Peyzaj mimarları doğal ve kentsel alanlarda doğayla iç içe ve aynı zamanda doğayla barışık, estetik açıdan değerli, insanların kullanımını yönlendiren mekanlar/alanlar tasarlama ve planlama yeteneğini kazanmış teknik bir meslektir. 

Sürdürülebilirlik ve İklim Krizi ile Peyzaj Mimarlığı 

Sürdürülebilirlik kavramı, kısaca insanların ihtiyaçları için kullanılan doğal kaynakların gelecek kuşakların da kullanabileceği ve diğer canlıların da haklarını gasp etmeden kullanılması prensibiyle kullanılmasıdır. İklim krizi ise insan etkileri sebebiyle gezegenimizin ikliminin ve buna bağlı olarak toprak, bitki örtüleri ve canlıların yayılış şeklinin olumsuz yönde etkilenmesi ve değişmesidir. İklim krizi gezegenin tamamını ve bütün insanlığı etkilediği için şu an da Dünya’nın en önemli sorunlarından biri olarak kabul edilmektedir. Peki peyzaj mimarlığının iklim krizinin kontrol altına alınmasında en önemli meslek gruplarından biri olduğunu söylersek ne düşünürsünüz?

Peyzaj mimarları bütün mesleki eğitimini sürdürülebilirlik çerçevesinde alır, yaptıkları tüm planlama ve tasarımlarda bunu ilke haline getirir. Doğal varlıklarını korumaya, insan etkilerini kontrol altına almaya, az su harcayan bitki tasarımları yapmaya yönelik stratejik ve teknik çözümler üretir. Bitki tahribi olan alanlarda doğal bitki örtüsünün restore edilmesini bilimsel olarak uygular, kent içindeki yeşil alan planlamalarıyla kentlerdeki ısı adalarının etkilerini azaltırlar. Ayrıca, yağmur suyunu depo eden ve yeniden kullanımına olanak sağlayan sistemleri park ve bahçelerde kullanılır, yani aslında çevreyle bir bütün halinde çalışarak iklim kriziyle mücadelede önemli bir rol oynar. Kentlerin doğayla savaşını yarattığı tahribatı minimize eden ve tüm Dünya’da ihtiyaç haline gelen bir meslek grubu olduğunu vurgulamak, bu noktada oldukça önemlidir.

Toplum Sağlığında Peyzaj Mimarlığının Etkileri

Yeşil alanlar insanların fiziksel ve ruhsal sağlığını direkt olarak etkiler. En basit haliyle park ve bahçelerin toplumun her kesimine spor ve hareket etme olanağı sağlar. Ayrıca bitki örtülerinin havayı temizleyerek oksijen oranını arttırdığını da unutmayalım. Bitki grupları sayesinde daha temiz hava soluyan şehir haklının pek çok hastalığa yatkınlığı da azalır.

Ruhsal anlamda ise sosyalleşme alanlarına olanak sağlayarak kaliteli vakit geçirmeyi sağlar. Ayrıca yeşil rengin insan üzerindeki yatıştırıcı etkisi de bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir. Bahsetmiş olduğum tüm bu etkiler hakkında birçok çalışma ve deneyler yapılmış, yeşil alanların toplum sağlığına olumlu etkileri hakkında genel bir kabul söz konusudur. Peyzaj mimarlarının ise yeşil alanların tasarlanması ve planlanmasında tüm bunları göz önünde tuttuğunu belirtirsek mesleğin önemi bir kez daha ortaya çıkacaktır.  

Peki tüm bunları dikkate aldığımızda peyzaj mimarlarının toplumdaki yeri sizce yeterince anlaşılıyor mu? Belki de bu soruyu asıl olarak çevre politikalarında önemli roller oynayan politikacılara ve belediye yönetimlerine sormak gerekiyordur. Tek bir bitkiyi korumadan tutun bölge planlamaları yapmaya kadar giden oldukça geniş çalışma alanına sahip bu meslek gruplarına kentlerin planlamasında daha fazla rol verilmesi oldukça önemli hale gelmiştir. Başta T.C.  Çevre, Şehircilik ve İklim Krizi Bakanlığı olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşların peyzaj mimarlığı mesleğine yüzünü daha çok çevirmeli, iklim krizinde en etkili meslek grubuna gereken özen gösterilmelidir. 

Özge İnal/Peyzaj Mimarı-TEMA Vakfı 

Daha fazlası