FABRIKACO KİTAPLIĞI / 1
Odada loş bir lamba yanıyor. Sarı ışığı, masanın üzerindeki kitapların ciltlerine usulca süzülerek dokunuyor. Sessizlik, odayı adeta esir almış. Öte yandan, sayfalar arasında saklanmış tarih kımıldıyor gibi… Bir kitap duruyor masanın tam orta yerinde. Kahramanı, Romalı mimar ve mühendis Vitruvius. Yapıt ise Mimarlık Üzerine On Kitap. Yanında yıpranmış, kenarları kıvrılmış bir defter… Üzerine ince, çekingen bir el yazısıyla düşülmüş bir not:
“Tasarım Tarihi İçin Notlar.”

Loş ışığın içinde bir kadın eğilmiş deftere. Elinde kalemi. Kağıda dokunduğunda sanki kelimeler değil, duvarlar yükseliyor. Her satır, bir yapının taşı gibi yerini buluyor. Bakışları ağır ağır duvara asılı eski bir dünya haritasına kayıyor. Harita, Ortaçağ Avrupası’nın T biçimli bölünmesiyle üç kıtayı gösteriyor: Avrupa, Asya, Afrika. Ama bir şey eksik.

Ansızın sayfalar arasında küçük hareketler ve sesler beliriyor. Zaman kırılıyor. Okur artık başka bir yüzyılda. Avrupa’nın kalbinde. Yüksek tavanlı taş bir binada. Duvarlarda antik heykellerin gölgeleri… Salonda sessizce sallanan başlar. Sanki tarihin kararı burada verilmiş:
“Mimarlığın kalbi, tartışmasız biçimde Batı’dır,” diye fısıldanıyor.

Üç Kıta, Bir Kubbe
Kadın aniden irkilerek kendine geliyor. Bir süre bekliyor. Ardından, defterin kenarına sıkıştırılmış başka bir kitabı alıyor eline: Usûl-i Mi‘mârî-i Osmânî. Gözleri parıldıyor, yorgun omuzları doğruluyor. Mimarlık tarihine kendi sesiyle, kendi çizgisiyle katıldığını hissediyor.Kitabın sayfaları arasında dolanan çizimler: kemerler, avlular, kubbeler… Altında küçük ama yankısı büyük bir not:“Batı’dan gelen oyma süsler, asıl üslubu bozdu.”Bu bir reddediş değil, bir düzeltmedir onun için.

Kökleri Görmezden Gelmek
Kadının zihninde bir başka kitap beliriyor: Banister Fletcher’in 1896 tarihli Mimarlık Tarihi. Bu eser, Çin’den Peru’ya birçok mimarlık geleneğini barındırsa da merkezin hep Batı olduğunu hatırlatıyor. Gözlerinin önüne Fletcher’in meşhur “Mimarlık Ağacı” çizimi geliyor: Gövdesi Avrupa, dalları Gotik, Rönesans, Barok… Kökler ise; Mısır, Çin, Hint, Peru… toprağın altına itilmiş, karanlığa bırakılmış gibidir.
Kadın uzun uzun bakar bu hayali çizime. Sonra başını sallar:
“Mimarlık bir ağaç değil; kökleri birbirine dolanmış bir ormandır.”

Sesi kısık ama kararlıdır. Fletcher’in doğadan aldığı metafor, mimarlık tarihini sanki doğal ve kaçınılmaz bir evrim çizgisiymiş gibi sunar. Oysa kadın için tarih çizgisel değil; katman katman, çok seslidir. John Wilton-Ely’den Manfredo Tafuri’ye dek pek çok çağdaş tarihçinin hâlâ bu “ağaç” imgesiyle hesaplaşmaya çalıştığını düşünürken, yüzüne hafif bir tebessüm yayılır.
Sinan ve Sedefkâr’ın Sessizliği
Sabahın ilk ışıklarıyla pencere aralanır, İstanbul’un nemli soluğu içeri süzülür. Uzaklardan bir ezan sesi… Kadın camdan dışarı bakar. Gökyüzüne yükselen bir kubbe silueti…

Sinan konuşmaz. Ama Süleymaniye’deki denge, Rüstem Paşa’daki renk, Şehzadebaşı’ndaki hüzün onun adına konuşur.Sedefkâr Mehmed Ağa, hâlâ Sultanahmet’in taşlarında nefes alıyordur. Ve Cafer Efendi’nin kelimeleri, rüzgârla birlikte odada uçuşur:
“Mimarlık sadece biçim değil, bir hikâyedir.”

Kadın defterini kapatır. Ama bu bir son değildir. Bu, bir eşiğe varıştır. Çünkü her tarih, yeniden ve yeniden yazılmayı bekler.
Bir lambanın altında başlayan bu yazı, artık kendi ritmini bulmuştur.

Kaynakça:
1. Usûl-i Mi‘mârî-i Osmânî (1873): Osmanlı mimarisinin Avrupa sahnesinde temsilini amaçlayan, Viyana Sergisi için hazırlanmış temel eserdir.
→ Arastirmax.com – Osmanlı Mimarîsinin Temsili
2. Sir Banister Fletcher, A History of Architecture (1896): “Mimarlık Ağacı” figürüyle tanınan, Anglo-Amerikan akademide uzun yıllar temel başvuru kaynağı olmuş eserdir.
3. Wilton-Ely, Tafuri, Nicholas Penny: 20. yüzyıl mimarlık tarihçileri, Fletcher’in Batı merkezli tarih anlayışını sorgulayan çalışmalarıyla öne çıkar.
https://www.e-skop.com/skopbulten/turk-tasarim-tarihini-yazarken-bir-18-yuzyil-polemiginden-gelistirilebilecek-acilimlar/41154.
4. Cafer Efendi, Risâle-i Mi‘mâriyye (17. yy): Sedefkâr Mehmed Ağa’nın mimarlığını ve dönemin mimarlık anlayışını anlatan önemli metindir.
→ Gülru Necipoğlu, Sinan Çağında Mimarlık Kültürü ve Âdâb
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/653873?utm_source