SÖYLEŞİ | PEMBE BARET

‘ŞEFİME ŞU PEMBE BARETİ UZATALIM BEYLER.’

Yazıya hayıflanarak başlamak istemezdim ama bu renklerle alıp veremediğimiz nedir anlamıyorum gerçekten. Evet bazıları hayatımızı kolaylaştıran, pivot alacağımız noktalar oluşturarak bize genelgeçer bir çerçeve çizen renk seçimleri ve onlara diyecek tek cümlem yok. Trafikte yeşili görürsem geçerim, şantiyede kırmızı baretli varsa iş sağlığı ve güvenliği açısından emin ellerdeyiz demektir, ama nedir bu her sektörde, her alanda yapılan pembe güzellemesi ile kadınları farklılaştırma hususu gerçekten anlamıyorum. Beyaz yaka veya beyaz baret demek bizim için de inanın kafi. Pozitif ayrımcılığa da sembolik çağrışımlara da ihtiyacımız olmadığı konusunda mutabıkız. Herkesle aynı şartlarda, herkesle eşit haklarla çalışabildiğimiz sürece, mühendisiz , mimarız, işçiyiz, emekçiyiz, anneyiz, doktoruz, fabrikadayız, atölyedeyiz, evdeyiz , sahadayız, ofisteyiz, şantiyedeyiz…

‘Şefi kadın mı erkek mi diye değil çalışkan mı değil mi diye bakarak değerlendiririm.’ demişti bir yöneticim. Kendisi işinde uzmandı, iyi okullar mezunu, donanımlı, empati kurabilen ekibe liderlik edebilen teknik bir adamdı. Adamdı dedikten sonra cinsiyet belirtmem gerekmiyor sanırım değil mi? Yoksa yine sembolik güzellemelerden gidip bilim adamı değil bilim insanı diyerek kadınlara yer açmaya çalışan tanımlamaları konuşmamız gerekecek mi? Teknik bir insandı mı demeliyim sanki teknik hayvan veya bilim bitkisi varmış gibi. Sakin ol dediğinizi duyar gibiyim ama müsaadenizle olamayacağım. En azından bu yazı içerisinde haklarımızı konuşmak istiyorum biraz. Eşitlik için yıllardır her kadroda verdiğimiz mücadeleyi konuşmak istiyorum.

Şantiyede Çalışmak Nasıl Anlatsana Biraz?

Şantiyeler , fabrikalar mavi yaka için de beyaz yaka için de oldukça zor yerlerdir. 7/24 durmayan, personel sayısı yoğun, iş kalemi fazla, çalışma ortamı zor yerlerdir. Bazen bir gökdelen projesinde 45. Katta, bazen bir metro projesinde yerin 70 metre altında, bazen gün ışığını görmediğiniz bir tünelin içinde bazense 40 derece sıcakta güneşin altında olabilirsiniz. Koşullar, insanlar için zorlayıcıdır. Beyaz yaka diye tasniflediğim için üzgünüm ama söylemek zorundayım fiziki şartlar teknik ve yönetim kadrosu için emekçilere göre daha kolaydır. Ancak riskler ve yetkiler, bizim sektörümüzün korkulu rüyası olan iş kazaları, maliyet ve zaman terminleri gibi organizasyonlar ve metodoloji seçimleri gibi konularda da durum tersine işler ve teknik ekibin bu konularla ilgili tüm önlemleri alması ve optimizasyonu yapması beklenir.

Doğru projenin oluşması, tüm disiplinlerce superpoze edilerek sahaya ulaştırılması gerekir. Proje ve tasarım konularında sahanın, şantiyenin veya fabrikanın bekletilmesi inanın yoğun tempoda hiç hoş görülmez. Betonun döküleceği saatin biyolojik uyku saatinizle hiç alakası yoktur. Kaç olursa olun işinizin başında olmanız gerekir. Sahada veya ofiste şantiyenin güvenli ve programa uygun şekilde ilerlemesi için fiziki şartlar veya hava şartları bakılmaksızın tüm detayları çözerek işinizi yapmanız beklenir. Konunun bu konuştuğumuz kadar olan kısmında cinsiyet ayrımına yol açabilecek bir parametre olduğunu düşünmüyorum. Sizlerin aklına takılan bir konu varsa ona da başlık açmak isterim. Şantiyede çalışmak nasıl diye sorulduğunda en temel üç – dört cümleyle böyle açıklayabilirim sanırım. 

Ama ne yazık ki bazen sorular şöyle olabiliyor: 

  • Anlatsana biraz, yağmur – çamur şantiyede kadın olmak nasıl?
  • Hem anne olup hem şantiyede çalışmak zor değil mi?

Tekrar affınıza sığınarak söylemek isterim ki sorduğunuz sorulara ait bir cevap bulunamamıştır çünkü şantiyede kadın olmak diye bir şey yoktur diyorum. Şantiyede işçi olmak , çalışan olmak, mühendis olmak gibi söylemler vardır. Hatta ‘mimar olmak’ ‘ofiste veya şantiyede çalışmanın farkları’ üzerine bilahare uzun uzadıya anlatacaklarım olduğunu içtenlikle söyleyebilirim.

Annelik kısmına gelince annelik gerçekten çok zor. Mantığı çözülememiş bir denklem. Çalışmaktan, şantiyede çalışmaktan bağımsız, annelik zor bir iş ancak dünyanın en eşsiz hissi. Çok sevgi, çok emek. Yoğun çalışıp bir de evlat sahibi olmak, işte olduğun zamanlar dışındaki zamanı bir çocuk büyütmek, iyi bir evlat yetiştirmek için maksimum verimle kullanacak olmak, öz bakımını yerine getirip onun hayattaki kılavuzu olmayı denemek kolay değil ama yineliyorum ki müthiş bir his. ‘Tıpkı baba olmak gibi.

Şöyle toparlamak isterim konuyu.

Şantiyeler, zor, yoğun  ve birçok parametreyi barındıran karmaşık çalışma alanlarıdır.

Ama hepimiz için.

Herkes için.

Konunun elimizin hamuruyla da ayağımızın çamuruyla da alakası yoktur.

Emeğe değer katan herkesin günü kutlu olsun.

Emeğiniz de siz de çok değerlisiniz.

Daha fazlası