MALZEME | CANLI BİR YAPI ELEMANI: KORTEN ÇELİK

Malzeme seçimi, mimari ve mühendislik projelerinde kritik bir rol oynuyor. Özellikle, camın kırılmayanı, panelin yanmayanı, çeliğin paslanmayanı gibi malzemelerden beklenti yüksek olabilir. Bu sayede, malzemeler, kalite, sınıf ve gördükleri işlemler doğrultusunda performans gösterir. Ancak, doğru yerde ve doğru amaçla kullanılmadıkları takdirde, en dayanıklı malzemeler bile beklentileri karşılayamayabilir. Kimi malzemeler ise, kendi doğasını ortaya koyarak tasarıma estetik bir değer katıyor. Bu durum özellikle çelik için de geçerli; çeliğin sertliği, dayanıklılığı ve paslanmazlığı ilk akla gelen niteliklerindendir.

Korten çeliğin zamanla renk değişimi, Hokkaido Yüzüncü Yıl Anıt Kulesi/Japonya

Mimarlar ve mühendisler, genellikle bu soğuk ve gri metalin her zaman pürüzsüz ve parlak kalmasını ister. Ancak şimdilerde doğanın dokunuşuyla çeliğin bambaşka bir estetik seviyeye ulaşması söz konusu. Bu seviye için günümüzde öne çıkan malzemelerden birini de korten (çörten çelik) oluşturuyor.

Zamanın Estetiği 

Korten çelik, sanki bir kimya deneyi sırasında yanlışlıkla bulunmuş gibi. İçindeki bakır, nikel, fosfor ve krom elementleri havadaki nemle buluştuğunda, yüzeyinde büyülü bir dönüşüm başlatıyor. İlk başta canlı bir turuncu olan bu metal, zamanla kahverenginin en derin tonlarına doğru bir yolculuğa çıkıyor, her ıslanıp kuruduğunda yeni bir katman, yeni bir renk kazanıyor. İşte bu noktada, mimarlar ve tasarımcılar için korten çelik, sadece bir yapı malzemesi olmaktan çıkıp, zamanla kendi hikâyesini yazan canlı bir malzemeye dönüştü.

Paslanmaz çelikten farklı olarak, korten çeliğin yüzeyinde oluşan bu oksitlenme tabakası, boyama ihtiyacını ortadan kaldırır. Dayanıklılığı ve uzun ömrü nedeniyle, özellikle dış cephe kaplamalarında tercih edilen bir malzemedir. Paslı çelik görünümü, tasarımlara estetik bir nitelik kazandırır.

Airport Park House/Estonia

Keşif Yolculuğu 

Korten çeliğin hikayesi, 1964 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde başladı. Ünlü mimar Eero Saarinen, John Deere Genel Merkezi’nin dış cephesinde bu malzemeyi kullanarak ilk adımı atıyor. O dönemde çelik, sadece dayanıklılığıyla bilinirken, bu yapıda paslanan, zamanla değişen ve kendi kendini koruyan bir yüzey yaratılmıştı. Bu sadece bir bina değil, aynı zamanda zamanla yaşayan bir sanat eseriydi. 1967 yılına gelindiğinde, korten çelik, İngiltere’nin soğuk ve nemli ikliminde bir köprüye hayat verdi. Paslanan bu köprü, aslında dayanıklılığıyla bilinen çeliğin bir paradoksuydu. Zamanla oluşan pas tabakası, köprüyü koruyor ve aynı zamanda ona yeni bir karakter kazandırıyor.

John Deere Genel Merkezi

Canlı Tasarım 

Korten çelik, yıllar içinde görsel olarak farklı renk tonlarıyla karşımıza çıkar. Turuncudan koyu kahverengiye kadar değişkenlik gösteren bu malzeme, kullanılmaya başlandığında canlı bir turuncu tonuna bürünür ve yıllar geçtikçe koyulaşır. Renk geçiş hızı, çeliğin maruz kaldığı ıslak ve kuru döngülerin sıklığına ve bulunduğu iklime bağlı olarak değişir. Korten çelik, sürekli kuru ya da sürekli ıslak kalmaktan hoşlanmayan bir malzemedir.

Aslında, bu çeliğin en çok sevdiği ortam, önce ıslanıp ardından kurumasına olanak tanıyan döngüsel bir süreç. Korten çeliğin zamanla renk değiştirme süreci, geleneksel anlamda istenmeyen bir paslanma olarak algılanmamalıdır. Bu süreç, çeliğin yüzeyinde kontrol edilen bir oksidasyon tabakası oluşturarak malzemenin ömrünü uzatan, yüzeyde koruyucu bir tabaka meydana getiren bir patinasyon işlemidir.

Modern mimaride korten bina detayı

Ünlü Yapılarda Korten Çelik 

Korten çelik, dünya genelinde birçok ünlü yapıda kullanılmıştır. Estetik tasarım öğesi olarak tercih edilmesi, malzemenin dayanıklılığı ve uzun ömürlülüğü ile birleştiğinde, mimaride vazgeçilmez bir yer edinmesini sağlamıştır. Doğal paslı bir malzeme olan korten çelik, boya veya yüksek maliyetli pas önleyici kaplamalara ihtiyaç duymadan, estetik ve dayanıklı bir seçenek sunar. Korozyon sonucu yüzeyde oluşan turuncu, yeşil, kırmızı ve kahverengi gibi amorf renk dağılımları, yapı dış cephelerine farklı bir boyut katar. Korten çelik, daha çok dış cephelerde kullanılmakla birlikte, iç mekanlarda da zaman zaman tercih edilir.

81 Trans-(parent) House, TOUCH Architect’in yenilikçi bir konut projesi

Birleşik Krallık’taki “Gateshead” şehrinde bulunan “Kuzeyin Meleği” heykeli, korten çeliğin kullanıldığı ikonik örneklerden biri. 1998 yılında tamamlanan bu yapı, İngiltere’nin kuzeyinin sembolü haline geldi. Japonya’daki Echigo-Matsunoyama Doğa Bilimleri Müzesi, New York’taki Barclays Center gibi yapılar, korten çeliğin kusursuz kullanımıyla dünya çapında öne çıkan projelerden.

Korten çelik, ayrıca birçok heykel ve anıtta da sanatsal vurguyu güçlendiren bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’de ise Raif Dinçkök Kültür Merkezi, Prof. Dr. Aziz Sancar Çocuk ve Oyuncak Kütüphanesi, Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi gibi yapılar, korten çeliğin tercih edildiği örnekler arasında yer alır.

Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi

Sonsuz Döngü

Doğanın ve sanatın birlikteliği korten çelik, doğanın döngüsünü taklit eden ve ona saygı gösteren bir malzeme olarak, sürdürülebilirliğin ve çevre dostu tasarımın öne çıkan unsurlarından biri oldu. Geri dönüştürülebilir olması, bakım gerektirmemesi ve uzun ömürlü yapısı sayesinde, korten çelik, sadece bugünün değil, geleceğin de malzemesi oldu. Bu çelik, bir yapıya sadece dayanıklılık katmakla kalmadı; aynı zamanda ona ruh kazandırdı. Korten çelik, her yağmurda, her güneş ışığında, her mevsim değişikliğinde kendi hikayesini yeniden yazmaya devam ediyor.

Echigo Matsunoyama Kyororo Orman Okulu/Japonya

Her korten çelik yapı, yalnızca bir bina değil, aynı zamanda doğanın ve zamanın izlerini taşıyan bir sanat eseri olarak karşımızda duruyor. Onu gören herkes, bu çeliğin sadece bir malzeme olmadığını, aslında yaşayan, nefes alan ve zamanla güzelleşen bir varlık olduğunu anlıyor.

 

 

Daha fazlası