WORKSHOP | “LESS IS MORE” SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ATÖLYESİ

Geçtiğimiz Pazar günü, yalnızca bir atölye çalışması gerçekleştirmedik; aynı zamanda yeni bir bakış açısının eşiğinde bir araya geldik. “Less is More” başlığıyla düzenlediğimiz sürdürülebilirlik atölyemizde, elimizde sadece hurda ahşaplar, eski metal parçalar ya da kullanılmayan malzemeler yoktu. Bugün, çok daha kıymetli bir şeyi geri kazanmak üzere toplandık: Yaratıcılığı, fikri ve potansiyeli.

Çünkü artık çok iyi biliyoruz ki, projelerin, işlerin ve hayatın bitmeyen koşturmacasında yalnızca malzemeler değil, hayaller de kaybolabiliyor. İyi bir fikir, yalnızca zamanı gelmediği için unutulabiliyor. Bir tasarım, ‘fazla riskli’ olduğu için rafa kaldırılıyor; bir üretim, konfor alanına veya maliyet hesaplarına uymadığı için hiç hayata geçmiyor. Biz bu sürece, bu kayba, bu görmezden gelinmişliğe itiraz etmek için bir aradaydık.

Yaratıcı Dokunuşlar

Atölyemizi yalnızca fiziksel malzemelerin değil, bastırılmış fikirlerin ve ötelenmiş yaratıcılığın da yeniden can bulduğu bir üretim alanı olarak kurguladık. Tüketim merkezli alışkanlıkları geride bırakmak, yeni malzeme almadan da yeni fikirler üretilebileceğini; daha azla daha çok, daha sade ama daha anlamlı işler yapılabileceğini hep birlikte göstermek istedik.

Bu sebeple “artık” olarak görülen hiçbir şey bizim için atık değildi. Ne bir metal parçası ne de bir eskiz… Her biri dönüştürülmeyi bekleyen bir potansiyele sahipti. Çünkü biz biliyoruz ki, malzemeyi dönüştürmek kadar, bakış açısını dönüştürmek de mümkündür.

Atölyede her katılımcı, ellerindeki bir parça malzemeyle belki yıllardır zihninde taşıdığı bir fikri hayata geçirdi. Bir masa ayağı, bir sandalye kolu ya da paslı bir çivi; yepyeni bir işlev, yepyeni bir estetik kazandı. Çünkü yaratıcı düşünce doğru ortamı bulduğunda, tıpkı unutulmuş malzemeler gibi yeniden hayat bulur.

Evrim: Atıktan Ürüne

Sürdürülebilir tasarımı yalnızca doğa dostu malzeme seçimiyle sınırlamadık. Aynı zamanda üretim sürecinde enerji, zaman ve kaynak verimliliğini de odağımıza aldık. Dönüşüm fikrini sürecin merkezine koyduk. Hızdan çok özeni, tüketimden çok anlamı, malzemeden çok fikri önceledik. Bu yaklaşım, atölyeyi hem fiziksel hem zihinsel bir dönüşüm alanına dönüştürdü.

Eskimiş metal borular az rastlanan bir sandalyeye, bir proje için üretilip rafa kaldırılmış sekizgen paneller etkileyici birer aydınlatma elemanına dönüştü. Damalı bir ahşap panel, ustalıklı işçiliğiyle öne çıkan bir sehpaya evrildi. Metal saclardan yapılan zigon sehpalar ve dekoratif objeler, önceki hayatlarında belki bir masa ayağı, bir çivi ya da bir destek parçasıydı. Şimdi ise yeni işlevleriyle yaşam alanlarına estetik ve anlam taşıyorlar.

Bu atölyede birlikte yavaşladık, birlikte hızlandık, birlikte düşündük, tasarladık ve ürettik. Her detay, her çivi, her dokunuş; sade ama güçlü bir bütüne dönüştü. Üretmenin bir sonuç değil, bir düşünme biçimi olduğunu hep birlikte deneyimledik. En önemlisi de, malzemenin geçmişi ne olursa olsun, tasarımın geleceğini değiştirme gücünü gördük.

Bugün burada olan herkesle birlikte bir umut kurguladık. Doğayla ve çevreyle uyumlu, anlamı olan, dönüşüm odaklı bir gelecek mümkün dedik. Bu umutta bir renk olduğunuz, malzemeye kulak verdiğiniz, fikre sahip çıktığınız ve doğaya gülümsediğiniz için sizlere yürekten teşekkür ederiz.

İyi ki geldiniz. İyi ki bu dönüşümün bir parçası oldunuz.
Nice sade ama etkili fikirde yeniden buluşmak dileğiyle.

FABRİKACO
“Az olanla iz bırakanlar” adına.

Daha fazlası