Bir Yılı Kapatırken Tasarım Ne Söyler: İki İki Daha Beş Eder
Yine yılın “o” zamanlarına geldik aslında; sokakların ışıl ışıl olduğu, dışarının soğuk, içerinin hesaba başladığı “o” zamanlar… Yıl sonu. Geçen sene olduğu gibi bu sene de birlikte gerçekleştirmiş olduğumuz yolculuğumuzun bilançosunu yine birlikte ele alalım isterim.
Müsaadenizle artıları bir tarafa, eksileri diğer tarafa yazarak başlayalım. Bir yılı kapatıp diğerini açarken, aslında tasarımcı için ilk bakılan şey bitmiş işler değildir. Daha çok; hangi sorular sorulmuş, hangi cevaplar yarım kalmış, hangi cesaretler gösterilebilmiş ya da ertelenmiş… Bunlara bakılır. Yeni yıl listeleri yapılır elbette; gezilecek kentler, okunacak kitaplar, görülmesi gereken yapılar… Ama mimarlık pratiğinde esas bilanço, sadece çizilenle değil; düşünülenle, tasarlananla, hatta yazılıp konuşulanla çıkarılır.

Bu yıl Fabrikaco için de tam olarak böyle bir yıl oldu. Varmaktan çok yolda olmanın tercih edildiği, kesin cevaplardan çok doğru soruların kıymet kazandığı bir yılı geride bırakıyoruz. Hayal gücünü yazdığınız haneye biraz da cesaret eklerseniz, iki iki daha bazen dört, bazen de beş eder esasında.
Bu yıl boyunca konuştuğumuz her başlık, mimarlığın seri çözümlerle değil, özel üretimle güçlendiğini bize tekrar tekrar gösterdi. Malzeme yazılarında polikarbonat, ahşap, metal kaplamalar, karbon fiber ve transparan beton gibi çeşitli malzemeler ele alınırken mesele yalnızca neyin kullanıldığı değildi. Nasıl üretildiği, nasıl birleştirildiği, ne kadar dönüştürülebilir olduğu tartışıldı. CNC işleme, su jeti, 3D baskı gibi üretim teknikleri; tasarımın sınırlarını genişleten araçlara dönüştü her bir paragrafta. Özel üretim, burada lüks bir tercih değil; mimari karakterin olmazsa olmazı olarak defaatle vurgulandı.

Fabrikaco ile bir yılı daha geride bıraktığımız bu bültende, her projenin kendi bağlamında ele alınması gerektiği gün gibi ortadaydı. Biz de her projeye, kendi işlevinde alan açacak şekilde katmanlar yüklemeye çalıştık sizlerle birlikte. Konut kriterlerini de konuştuk, ofis tasarımlarını da… Yazlık mekânlardan küçük ölçekli kamusal alanlara uzanan parametreleri birlikte değerlendirdik; herkes için aynı olması gereken tasarım kurallarını da. Aslında tek tip çözümlerin mimarlığı fakirleştirdiği konusunda bu sene de tekrar mutabık kaldık. Kullanıcıyı tanıyan, bağlamı okuyan, ihtiyaca göre şekillenen mekânlar tasarlayarak ezber bozan değil; doğru yerde durabilen bir disiplinin olmazsa olmazlarını her hafta yan yana gelerek konuştuk.
Kreatif Düşüncenin Beslendiği Alanlar
Bu yıl, sanat ve tarih başlıklarıyla mimarlığın beslendiği alanlar genişledi. Andy Warhol, Picasso, Van Gogh, Escher, Dadaizm; mimarlığın yalnızca teknik bir üretim olmadığını her satırda bize hatırlattı. Pompeii, Kolezyum, Antik Yunan amfitiyatroları, El Hamra Sarayı ve Versailles yazıları; geçmişin bugünün tasarımına nasıl rehberlik ettiğini ayrı ayrı ifade etti. Bu içerikler, mimarın yalnızca çizerek değil; okuyarak, izleyerek ve yorumlayarak tasarladığını ortaya koydu. Kreatif düşünce, burada “ilham” kelimesiyle değil; disiplinli merakla tanımlanarak ne kadar büyük bir alan kapladığını gösterdi.

Sonra sürdürülebilirlik yer aldı çoğu satır arasında. Sürdürülebilirlik, ayrı bir başlık değil; tüm yazıların, tüm tasarımların içinde var olan bir yaklaşım olarak atölyemizde yer buldu. Atık malzemelerle inşa edilen gelecek, simbiyotik kent mobilyaları, geçici alanlarda aidiyet hissi gibi başlıklar; sürdürülebilirliğin yalnızca çevresel değil, aynı zamanda sosyal bir mesele olduğunu da hatırlattı. Az ama doğru üretmek, uzun ömürlü çözümler tasarlamak, malzemeyi bilinçli seçmek; bu yaklaşımın temelinde sağlam bir şekilde yer aldı. Bu anlayışla, “Az Atık, Çok Tasarım” temasıyla sosyal medya ve iç iletişim kanallarımız üzerinden planladığımız ilk workshopumuzu gerçekleştirerek, Fabrikaco atölyesindeki atık malzemelerden birlikte tasarladık, birlikte ürettik ve ortaya çıkan işleri herkesle paylaştık. Fabrikaco’nun mimarlık dili, sürdürülebilirliği bir zorunluluk değil; doğal bir tasarım refleksi olarak konumlandırmaktan geçti.
Geçen sene olduğu gibi, durağı çok olan ve her durakta yeni bir kapı açan bir sene oldu bu yıl bülten için. Milano, Prag, Stuttgart, Galata ve Noel pazarları üzerinden yapılan okumalar; kentin küçük hamlelerle nasıl dönüşebildiğinin altını çizdi. Geçici yapılar, atölyeler, pazarlar ve kamusal müdahaleler; mimarlığın kentle kurduğu ilişkinin en samimi hâlini görmemizi sağlayan özetler sundu. Bu yaklaşımla kurgulanan duraklar, Fabrikaco’nun cesaretle yeni işlere yönelmesinin temelinde de önemli bir yer edindi.

Yeni Yıl Manifestosu: Cesaretle Üretmeye Devam
Bülten, geride kalan yılın bir özeti olmaktan çok; yeni yıl için açık bir davet niteliği taşıdı atölyemizde. Fabrikaco; özel üretimi, butik çözümleri, kreatif düşünceyi ve sürdürülebilir tasarımı merkeze alarak yoluna önümüzdeki sene de aynı heyecan ve cesaretle, kuşkusuz birbirinden farklı ve renkli duraklarda devam edecek.
Yeni yılda sizlerle bir araya gelmeye, çok yazmaya, çok sormaya, en iyiyi denemeye ve en iyiyi üretmeye devam edeceğiz. Çünkü tasarım, yalnızca bitmiş projelerle değil; devam eden düşüncelerle anlam kazanır. Tasarım, doğruyu bulmak üzere çıktığınız yolculuğun kendisidir aslında. Biz yolu da, bu yolculuğu da çok sevdik.

İyi ki oradasınız.
İyi ki sordunuz.
İyi ki okudunuz.
Yeni yılda da konuşmaya, düşünmeye, üretmeye devam etmek üzere…
Hepimize yeni yılda da cesur, üretken ve ilham veren bir yol diliyoruz.
İyi seneler.