BÜLTEN

Bu bülten ve araştırma yolculuğu, FABRIKACO’nun sürekli gelişen bir uzmanlık ve miras yaratma kararlılığını yansıtıyor.  

Ayrıca, her projenin bir hikaye barındırdığını hatırlatıyor.

SESİN TAŞIDIĞI MEKAN

Gün batımına yaklaşırken ağır taş bir kapı aralanır. Sessizlik, rafların arasına sinmiş eski kitap kokusuyla iç içe geçmiştir. Yankılanan her adım, bir zamanlar burada atılmış başka adımların izini sürer. Bir kitap çıkar aradan: “Akustik ve Mekân.” Tozlu sayfalar çevrildikçe yapıların sessizliği konuşmaya başlar. Çünkü bazı yapılar yalnızca taşla değil, sesle örülür. Kubbenin altında yankılanan uğultu, geçmişin fısıltısı gibi yayılır…

Okumaya devam et »

İNCELEME | DE STİJL: SANATTA VE TASARIMDA SAFLIK ARAYIŞI

Sanatı ve tasarımı en saf haliyle sunmayı amaçlayan De Stijl, 1917’de Hollanda’da doğdu ve yalnızca bir estetik değil, bir düşünce sistemi sundu. Piet Mondrian’ın dikey-yatay çizgileri ve üç ana renkten oluşan kompozisyonları, yalnızca tuvalde değil; mimaride, mobilyada, grafik tasarımda ve modada da iz bıraktı. De Stijl’in sadelik, düzen ve işlevselliğe dayanan yaklaşımı, günümüzde hâlâ modern tasarımın temel taşlarını oluşturuyor.

Okumaya devam et »

WORKSHOP | “LESS IS MORE” SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ATÖLYESİ

Geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen “Less is More” atölyesinde, hurda metal ve ahşap malzemeler yaratıcı ve işlevsel tasarımlara dönüştürülerek hem fiziksel hem de düşünsel bir dönüşüm yaşandı. Sadece malzemeler değil, unutulmuş fikirler ve ertelenmiş tasarımlar da yeniden hayata kazandırıldı. Katılımcılar, sürdürülebilirliğin yalnızca çevre dostu malzeme kullanımıyla değil; aynı zamanda zamanı, emeği ve düşünceyi özenle kullanmakla da ilgili olduğunu deneyimledi. Atölye, sade ama derinlikli üretimlerin mümkün olduğunu hep birlikte gösterdi.

Okumaya devam et »

İSİMLER VE İZLER

Tozlu rafların arasında bulduğu eski bir defter, mimar kadının ellerinde bir yapıdan çok bir belleğe dönüşür. Her çizim, her not, unutulmuş bir mimarın izi gibidir; kimliği silinmiş ama varlığı hâlâ mekânda yankılanan bir hafıza… Defterin sayfalarında gezinirken zaman bükülür, sesler ve yapılar birbirine karışır; mimarlık, sadece taşla değil, iz bırakan düşüncelerle ve arzularla örülen bir varoluş biçimine dönüşür. O an, mimar kadın kendi defterine yeni bir iz bırakmaya karar verir. Mimar bilir ki her yapı, başka birinin hayalini taşır içinde.

Okumaya devam et »

İNCELEME | EVİM EVİM GÜZEL EVİM!

Mimari ve mobilya tasarımı, yalnızca estetik ya da işlevsellikten ibaret değildir; asıl amacı insanın fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamak, yaşam alanlarını herkes için erişilebilir, konforlu ve anlamlı kılmaktır. Bu nedenle, ister gösterişli ister sade olsun, her tasarımın merkezinde insan ve onun yaşam kalitesi yer almalıdır.

Okumaya devam et »

BEDENİN HAFIZASI

Mimarlık tarihinin görünmeyen çizgileri, bedensel hafızayla okunur burada. Hamam mimarisi üzerinden taş, su, buhar ve boşluk; temsil edilmemiş bedenleri, eksik kalmış anlatıları ve kadim mitleri usulca gün yüzüne çıkarır. Kütüphanelerde bulunamayan bilgi, bazen bir çatlağın içinde yankılanır, bazen taşın sıcak yüzeyinde sezilir. Mimarlık yalnızca yapılarla değil; bedenle, bellekle ve o bellekte kalan izlerle kurar asıl ilişkisini.

Okumaya devam et »

ÇİZGİNİN GÖLGESİ

“Mimarlık artık çizgiyle değil, gölgeyle başlayabilir. Alet artık oranlamaz, anlatır.”
Bu cümle, metnin temel düşüncesini taşır: Rönesans’ın kusursuz beden ve oran takıntısına karşı, mimarın çizim masasındaki arayışı sezgiye, kırık çizgilere ve gölgelere yönelir. Vitruvius’un dairesiyle dışarıda bırakılanlar – kadınlar, çeşitlilik, farklı bedenler – Schwitters’in kolaj parçaları ve Caravaggio’nun gölgeleriyle yeniden görünür olur. Mimarlık, artık yalnızca ölçmekle değil; anlatmakla, hissettirmekle, dışlananı dahil etmekle ilgilidir. “Çizginin Gölgesi”, tam da bu dönüşümün izini sürer.

Okumaya devam et »

İNCELEME | BETONU TEMİZLEMEK

Cambridge Üniversitesi’nden araştırmacıların geliştirdiği yeni yöntem, çimento atıklarını çelik üretiminde yeniden kullanarak betonun geri dönüştürülmesini mümkün kılıyor. Elektrik ark ocaklarında uygulanan bu yenilikçi süreç, hem karbon salımını ciddi ölçüde azaltıyor hem de mevcut altyapıyla entegre çalışabiliyor. Eğer yaygınlaşırsa, yıkılmış binaların molozları, geleceğin şehirlerine dönüşen değerli birer kaynağa dönüşebilir. Bu çalışma, inşaat sektöründe döngüsel ekonomiye geçişi hızlandırabilecek çığır açıcı bir adım olarak görülüyor.

Okumaya devam et »

BOŞLUKTA KALAN YAPI

Mimarlık tarihi genelde tamamlanmış yapılarla yazılır. Oysa ya hiç inşa edilmemiş olanlar? Yalnızca kâğıt üzerinde var olan, eksik bırakılmış ya da sadece zihinlerde tamamlanmış yapılar? Kadının göz gezdirdiği planda “Kuzey Cephesi” yazılıdır, ama çizilmemiştir. Belki unutulmuştur, belki de kasıtlı olarak eksik bırakılmıştır. Tıpkı Lebbeus Woods’un düş mimarisi gibi: inşa edilemez ama kavranabilir. Yapının içindeki boşluk, zamanın akışını durdurur; çatlaklar, izler, sessizlik birer cümle gibi yankılanır. “Her boşluk, bir söz sırasıdır. İçini doldurmak zorunda değiliz. İçinden geçmemiz yeterlidir.”

Okumaya devam et »

İNCELEME | ATIK MALZEMELERLE İNŞA EDİLEN GELECEK

Atık malzemelerle inşa edilen yapılar, sadece sürdürülebilirlik açısından değil, aynı zamanda geçmişe yeni bir anlam kazandırma çabasıyla dikkat çekiyor. Çin’den Vietnam’a, Danimarka’dan Avustralya’ya kadar pek çok mimari örnek, geri dönüştürülmüş malzemelerle yeni bir yaşam formu yaratıyor. Bu yaklaşım, sadece bir mimari yöntem değil; döngüsel bir yaşam felsefesine işaret ediyor. Geleceğin şehirleri, artık sadece yeni yapılarla değil; dönüştürülerek, yeniden tasarlanarak ve malzemeye ikinci bir şans verilerek kuruluyor.

Okumaya devam et »

FABRIKACO haberleri ve ürünleri hakkında daha fazla bilgi almak için aşağıdaki formu doldurun.