BİRLİKTE BİR YIL

Bilanço

Bir yılı kapatıp diğer yılı açarken ilk ne düşünürsünüz? Yeni başlayan yılın hedeflerini mi, yoksa daha çok dileklerini mi? Hatta daha spesifik alt başlıklarla inceleyip bu senenin okunması gereken kitaplarını mı listelersiniz, gezilecek kentlerini mi, yoksa izlenecek filmlerini mi?

Okunması gereken kitaplar bitti mi mesela? Başucunuzdaki şifonyerden kütüphaneye terfi edebildiler mi? Kuzey Işıkları hayaliniz gerçekleşebildi mi? Ya da gittiniz mi o heyecanla beklediğiniz Orta Avrupa turuna?
Günlerce, gecelerce üzerinde çalıştığınız tasarım tamamlandı mı bu yıl? Çıkan iş her şeyiyle sindi mi içinize?

Ekonomik süreci değerlendirdiğinizde elde neler kaldı? Aldınız mı yıllardır beklediğiniz terfiyi? Ya da değiştirebildiniz mi gözünüz gibi baktığınız emektar arabayı? Bir cesaret ev kredisi borcuna girebildiniz mi? Belki de daha niceleri… Artıları bir tarafa, eksileri ayrı bir tarafa yazın ve alın şu senenin bilançosunu; sizden ricam. Hatta paylaşmaya karar verdiğiniz bir pasta varsa, ben de payıma düşen dilimi dinlemek için buralarda olduğumu samimiyetle bildirmek isterim.

Bülten Senesi

Burada, her hafta ayrı ayrı başlıklarla seve seve bölüştüğümüz pastaya, bültene gelince… Çok keyifli, çok verimli bir seneydi diyebilirim. Birçok başlıkta buluştuk burada her hafta, birçok meslek uzmanına alan açtık; bizzat onlardan duymak, dinlemek, öğrenmek için.


Yazdık, sordunuz araştırdık; söylediniz düşündük, bilmiyorduk öğrendik, biliyorduk bölüştük… Varmaktan çok yolda olmayı sevdiğimiz bir yıl oldu aslında. Sürdürülebilirlikle ekolojiyi sizlerin soruları üzerine harmanladık. İtalya’ya da uğradık, Malta’ya da… Bazen bizim bu yılki gözbebeğimiz olan atölyemizin mutfağından, Foglia’dan seslendik size. Bazen Harbiye’den yükselen sese biz kapıldık.

Mahmut Hoca da payını aldı pastadan, Tarkan da… Steampunk kültürünü de konuştuk tüm bilinmeyenleriyle, Montessori’yi de… Bazen Gaudí belirdi ekranlarımızda, İspanya’dan çıkıp gelerek. Bazen Gehry, Mendini, hatta Bofill… Bazı haftalarda da onların gelmesini beklemedik; biz yolculuk ettik birkaç cümle arasında, kimi zaman metroyla kimi zaman Porsche’yle… Çocukları konuştuk; odalarını, ekollerini, eğitimlerine yansıyan mimari kriterleri… Hayvan dostlarımızı konuştuk tüm kalbimizle. Sonra kadınları konuştuk; bedenlerine sığmayıp taşan, hayran olduğumuz tüm yönleriyle… Atölyedeki, şantiyedeki emekçi tüm kadınları… Cumhuriyet’in kadınlarını misafir ettik yanı başımızda…


Strüktürün evrimini birlikte merak ettik; 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki yıkım ve yeniden inşa süreçlerini beraber araştırdık. “Vintage” ne demek, “Japandi” ne demek üzerine uzun uzun düşündük. Korteni, deriyi, camı, kumaşı ilmek ilmek el birliğiyle araştırdık. Siz bir adım attınız, biz başka bir adım… Bu adımlar şahane bir yol arkadaşlığına dönüştü sayenizde. Dedim ya, “varmaktan çok yolda olmayı sevdik” diye; çünkü bize burada olma cesaretini de burada kalma cesaretini de siz verdiniz. Bazen sorularınızla aramızdaki beyaz ekran kayboldu; haftalık bülten ortak araştırma konularımıza, müşterek kullandığımız ajandalarımıza dönüştü.

Çokça İyi ki

İyi ki oradaydınız.
İyi ki okudunuz.
İyi ki sordunuz.
Her hafta, iki başlıkla su gibi akan kocaman bir yılı geride bıraktık. Ancak siz orada olduğunuz sürece burayı asla geride bırakmaya niyetimiz yok. Yeni gündemlerle, yeni sorularla ve yeni tasarımlarla konuşmaya, tartışmaya, öğrenmeye devam edeceğiz.
Dilerim daha çok okuduğumuz, daha çok yazdığımız, çok şey öğrendiğimiz, çok gezdiğimiz; mutlu, sağlıklı bir yıl olsun.

Kaleminiz sizi nereye istiyorsa oraya götürsün.
Sorumuz da yanıtımız da hiç bitmesin.
Yeni bültenlerde görüşmek üzere…
Hepimize mutlu yıllar!

 

Daha fazlası