İNCELEME | ART NOUVEAU’DAN ÜÇÜNCÜ NESİL KAHVEYE YOLCULUK

Ceren Saran & Şahin Doğan

Kadıköy’ün merkez mahallelerinden Rasimpaşa, Yeldeğirmeni adıyla şehrin öne çıkan semtlerinden biri. Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren çok kültürlü bir nüfusa sahip olan Yeldeğirmeni, İngiltere merkezli seyahat dergisi Time Out’un, ziyaretçilerin kendilerini “turist gibi hissetmeden, oranın yerlisi gibi takılabileceği” en havalı 50 semt listesinde 43. sırada yer alıyor.

Semt “Yeldeğirmeni” adını, I. Abdülhamid döneminde, 18. yüzyılın sonunda inşa edilen dört yeldeğirmeninden alır. 19. yüzyıla gelindiğinde, çeşitli topluluklara ev sahipliği yapan hareketli bir yerleşim alanına dönüşen Yeldeğirmeni, İstanbul’un ilk modern apartmanlarının, Art Nouveau tarzında inşa edilen Valpreda Apartmanı ile Sünget Apartmanı’nın yer aldığı bir mahalle olarak da tanınır. Bu yapılar yalnızca mimari unsurlar olmakla kalmayıp, Yeldeğirmeni’nin kozmopolit karakterini de simgeler.

Valpedra Apartmanı

Konut Olarak Yapılan İlk Apartman

İtalyan Apartmanı olarak da bilinen Valpreda Apartmanı, Akif Bey Sokak’ta yer alıyor. Bu adı, ilk sakinleri olan Haydarpaşa Garı’nın inşaatında çalışan İtalyan taş işçileri nedeniyle almıştır. 1909 yılında Levi Kehribarcı tarafından yaptırılan 7 katlı ve 14 daireli apartman, İstanbul’da konut olarak yapılan apartmanlardan ilki olma özelliğini taşıyor. Aynı özelliği taşıyan bir diğer apartman olan Sünget Apartmanı ise Macit Erbudak Sokak’ta bulunuyor. Sünget Apartmanı da 1905-1910 yılları arasında Haydarpaşa Garı’nda çalışan Alman mimar ve mühendisler için lojman ve misafirhane olarak inşa edilmiştir.

Sünget Apartmanı

Değişim, Dönüşüm

Son yıllarda, Yeldeğirmeni’nin bu dokusu yerini üçüncü nesil kahvecilere, sanat galerilerine ve butik dükkânlara bırakmaya başladı. Bu dönüşümün izini süren Ayşenur Ölmezses, Galatasaray Üniversitesi Medya ve İletişim Çalışmaları’nda 2023’te tamamladığı “Kent, Mekân, Kültürel Etkileşim: Kadıköy Örneği” başlıklı doktora tezinde, bu dönüşümü şöyle özetliyor:
“Değişen ve dönüşen ise yapılar değil, bu yapıları kullananların profilleri ve bunların hayat tarzlarına göre biçimlenen, daha ziyade tüketimle şekillenen çeşitli kültürel deneyimler ve bu deneyimlerin semtin sosyal dokusundaki yansımasıdır.”

Biz de Yeldeğirmeni’ndeki dönüşümün aslen kültürel bir değişim olduğu vurgusuyla bu olguya, “soylulaştırma” (gentrification) kavramıyla yaklaşmayı öneriyoruz.

Soylulaştırma: Bir Kavramın İzinde

Soylulaştırma veya mutenalaştırma (gentrification), etimolojik olarak Fransızca genterie kelimesinden türemiş olup, “soylu doğumlu” anlamına gelir. Kavram ilk kez 1964’te sosyolog Ruth Glass tarafından Londra’nın Islington bölgesindeki değişimlere dikkat çekmek amacıyla kullanılmıştır. Bakımsız Viktorya dönemi evlerinin renovasyonu sonucu Islington bölgesinde soylulaştırma süreci; bölgeyi lüks barlar, restoranlar, kafeler ve butik dükkânlarıyla tanınır hale getirdi. Bu dönüşüm sonucunda bölgenin asıl yerlileri olan işçi sınıfı, alanlarını gelirlerinin beş katına sahip olan üst sınıflara bıraktı. Tarihte soylulaştırmanın bilinen ilk örneği ise MS 3. yüzyılda Antik Roma ve Roma Britanyası’nda küçük dükkânların yerini büyük villaların almasıdır.

Süreklilik İçinde Varlığını Sürdürmek

Gentrification teorisinin ana tezlerinden biri, eski sakinlerin mekânda kalamaması. Ancak Ölmezses, sayfiye döneminden bu yana yalnızca huzurlu bir hayatın değil, keyfin ve eğlencenin de mekânı olan Kadıköy’ün tarihsel olarak taşıdığı kültürel sermayenin, farklılıklara açık mekânsal karakteriyle bir süreklilik içinde varlığını sürdürdüğünü belirtiyor. Mahallelere yeni kültürel deneyimler taşınırken eski sakinler hâlen kültürel pratikleriyle görünür ve etkin biçimde mahallede kalabiliyor. Fakat yeni kültürel deneyimlerin yarattığı ekonominin oluşturduğu rantın eski sakinlerin zamanla azalmasına yol açtığı ve kalanlara da tehdit olduğunun göz ardı edilemeyeceğine dikkat çekiyor.

Yeldeğirmeni: Bir Örnek Olay

2010’da ÇEKÜL Vakfı ve Kadıköy Belediyesi ortaklığında hazırlanan “Yeldeğirmeni Mahallesi Canlandırma Projesi”yle başlayan dönüşümün; yaratıcı sınıfların, sanatçıların ve yeni kentli grupların mahalleye yerleşmesiyle ivme kazandığını söylemek mümkün.

Don Kişot İşgal Evi’nin İlk hali

Mahalledeki canlandırma çalışmaları, binaların cephelerinin boyanması ve sanat etkinlikleriyle başlarken, zamanla demografik yapının değişmesiyle soylulaşma sürecine evrildi. 200 civarı tescilli eserin bulunduğu Yeldeğirmeni; sinagog ve kiliseleri, mural adı verilen duvar resimleri, butik kafeleri, alternatif mekânları, yapıda ihtilaf olduğu için atıl kalıp çürümekte olan binayı mahalleye kazandırmayı hedefleyen Yeldeğirmeni Dayanışması tarafından açılan Don Kişot İşgal Evi örneğiyle kentsel hareketlilik ve yeni tüketim mekânlarıyla dikkat çeker nitelikte.

Don Kişot İşgal Evi’nin Yeni Hali

Kimlikli Tüketim Mekânları

Duygun ve Koçyiğit (2021), mahallenin çarşı izini oluşturan Karakolhane Caddesi’nde yeni tüketim mekânları ortaya çıktığına dikkat çekerken, Ölmezses (2024), Moda ve Yeldeğirmeni’nin kimlikli tüketim mekânlarının merkezi haline geldiğini belirtiyor:

“Kadıköy, sanatçıları ve kültürel sermayesiyle zaten öne çıkan bir bölgeydi; bu yüzden metropolde böyle bir çekim merkezi olması şaşırtıcı değil. Ancak Kadıköy’deki kimlikli tüketim mekânları, bölgenin atmosferini ele geçiren bir hâle dönüştü. Binalar aynı kalmasına rağmen, mahallede tüketilen ürünler, deneyimler ve etkileşimler hızla çeşitlenerek Kadıköy’ün özgün atmosferi de bu küresel akışa entegre oldu. Bu mekânlar genellikle genç şehirli orta sınıfa hitap eden sembollerle donatılmış, alternatif üretim ve özgün tüketim biçimlerine ev sahipliği yapıyor.”

Karakolhane Caddesi

Bir Denge Arayışı

Yeldeğirmeni’nin hikâyesi, İstanbul’un daha geniş bir çerçevede verdiği mücadeleyi yansıtıyor: modernleşirken tarihsel kimliği koruma çabası. Mahallenin cazibesi, tarihi dokusu ve kentsel canlılığının uyumunda yatıyor.

Ancak uzmanlar, şehrin yeniden şekillendiği bu dönemde, Yeldeğirmeni’nin benzersiz karakterini koruyabilmesi için dikkatli planlama ve aktif topluluk katılımı gerektiğini hatırlatıyor. Sonuç olarak, Yeldeğirmeni’nin ve benzer mahallelerin kaderi, canlandırma ile kapsayıcılık arasında bir denge kurmaya bağlı olacaktır.

Kaynakça:

Ayşenur Ölmezses Şentürk (2023). Kent, Mekan, Kültürel Etkileşim: Kadıköy Örneği. Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo-Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı Doktora Tezi.

Elifcan Duygun ve Rifat Gökhan Koçyiğit (2021). Tarihi Kent Merkezlerinde Tüketim Mekânlarının Dönüşümü: Yeldeğirmeni Mahallesi Örneği. Tasarım Kuram 2021;17(33):18-41 

Ruth Glass (1964). London: Aspects of change. London: MacGibbon & Kee. 

Gazete Kadıköy, “Kadıköy’ün değerleri, dönüşüme yol göstermeli”, https://www.gazetekadikoy.com.tr/yasam/kadikoyun-degerleri-donusume-yol-gostermeli

Daha fazlası