FABRIKACO KİTAPLIĞI #2
Kadın, yapının ortasında durdu. Dışarıya taşan bir sessizlik karşıladı onu; yalnızca geçmişi değil, cevapsız kalan soruları da biriktiren bir sessizlik. Adımları, paslanmış bir kapının ardından içeri süzüldü. Zemine her bastığında yankılanan sesler, yarım kalmış bir cümlenin devamı gibiydi.

Burası terk edilmiş bir fabrika değil. Zamanın kendisine emanet edilmiş bir yapı sanki. Masanın üzerinde kurumuş mürekkep, sararmış eskiz kâğıtları ve çizim cetveli… Kadın, planlara göz gezdiriyor. Birinde şu not var:

“Yapı B – Kuzey Cephesi.”
Ama o cephe çizilmemiş. Yok. Belki unutulmuş, belki de bilerek eksik bırakılmış.
Defterini çıkarıyor, eğilip yazıyor: “Eksik olan bir çizim değil. Eksik olan, unutulmuş bir niyet olabilir.”

Mimarlık tarihi genelde tamamlanmış yapılarla yazılır. Oysa ya hiç inşa edilmemiş olanlar? Ya yalnızca kâğıt üzerinde yaşamış, zihinsel yapılar? Tıpkı Lebbeus Woods’un düş mimarisi gibi: inşa edilemez, ama kavranabilir. *1
Kadın yürürken, duvarlardaki çatlaklara, dökülen boyaya, zamanın ağırlığına bakıyor. Belki de “bu yapı hiç tamamlanmak istemedi” diye düşündü. Ve Kazimir Maleviç’in Siyah Karesi’ni, Alberto Giacometti’nin “Boşluğu Tutan Eller”ini düşledi. *2

Kadın, düşünceleriyle fabrika duvarlarının arasında ilerlerken, dışarıdan gelen sesler bile kesildi. Sanki yapı içindeki boşluk, zamanın akışını durdurmuştur.
Zamanın Çatlaklarında Yürümek
Kadın bir taş parçasına dokundu. Taş soğuktu. Ama içinde eski bir yankı, bir iz vardı. Parmak uçlarıyla dokundu bu izlere. Ve boşluğu hissetti.
Tıpkı Caspar David Friedrich’in sisle örtülmüş manzaralarında olduğu gibi… Onun tablolarındaki figürler, net olmayan bir ufka bakar. Belki de kadın da böyle bir noktadadır: görülmeyeni arayan bir gezgin gibi. Friedrich’e göre bu mümkündü. *3
Kadın, defterine son bir not daha düşer: “Her boşluk, bir söz sırasıdır. İçini doldurmak zorunda değiliz. İçinden geçmemiz yeterlidir.”

Yapının içinden çıkarken durur. Geriye bakar. Duvar, duvar gibi değil artık. Işık, planın üzerine düşer. Kuzey cephesi hâlâ boş. Ve tam da bu yüzden, oradadır.

Kaynakça:
1. http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayfa=mimarlik&DergiSayi=362&RecID=2115
2. https://www.e-skop.com/skopbulten/tezler-sanat-ontolojisi-bakimindan-bosluk-kavrami/5851
3. https://ekdergi.com/ucurumun-kenarindaki-ressam-caspar-david-friedrich/