
ÇİZGİNİN GÖLGESİ
“Mimarlık artık çizgiyle değil, gölgeyle başlayabilir. Alet artık oranlamaz, anlatır.”
Bu cümle, metnin temel düşüncesini taşır: Rönesans’ın kusursuz beden ve oran takıntısına karşı, mimarın çizim masasındaki arayışı sezgiye, kırık çizgilere ve gölgelere yönelir. Vitruvius’un dairesiyle dışarıda bırakılanlar – kadınlar, çeşitlilik, farklı bedenler – Schwitters’in kolaj parçaları ve Caravaggio’nun gölgeleriyle yeniden görünür olur. Mimarlık, artık yalnızca ölçmekle değil; anlatmakla, hissettirmekle, dışlananı dahil etmekle ilgilidir. “Çizginin Gölgesi”, tam da bu dönüşümün izini sürer.