Paris’e 18 kilometre uzaklıktaki Versailles (Versay), Fransız Devrimi adı verilen 1789 ile 1799 arasındaki dönemin başladığı yer. Kentin etrafında kurulduğu Versailles Sarayı ise, Fransız monarşisinin güçlendiği 14. Louis döneminde Fransa’nın siyaset ve kültür alanındaki iktidarını en açık şekilde sergilediği mekanların başında geliyor. 14. Louis’nin lider imajı; sarayda yapılan gösterişli partiler, altın ve gümüşle bezenmiş iç mekanlar, aristokrasinin şatafatlı hayatıyla şekillendi. Saray monarşinin öyle bir sembolü haline geldi ki, 5 Ekim 1789’da yüksek ekmek fiyatları ve kıtlığı protesto etmek için Paris’ten Versailles’a yürüyen binlerce kişinin sarayı kuşatmasına yol açtı.

Av Köşkünden Kraliyet Sarayına
Sarayın ilk binası, 1623’te Fransa Kralı 13. Louis tarafından av köşkü olarak inşa edildi. Krallığa yakışmayacak mütevazılıkta sulak alanlar ortasında yer alan bina, salgın hastalıklardan izole olmak isteyen kraliyet ailesi tarafından kullanıldı. 13. Louis’nin ölümünden sonra tahta çıkan 14. Louis’nin katıldığı bir av partisinde Vaux-le-Vicomte Şatosu’ndan etkilenmesi üzerine, Versailles Sarayı elden geçirilerek yeniden inşa edildi. Binayı çevreleyen bahçelere yoğunlaşıldı, binaya iki ayrı hizmet kanadı ve bir ön avlu eklendi. Binanın merkezi bahçelerin aksına göre ayarlanırken, 10 yıl sonra sarayın tam ölçekli bir kraliyet ikametgahına dönüştürmeye karar verilmesiyle saray “üç taraftan zarf” adı verilen bir yapıyla çevrildi. Bu düzenleme, şatoya bahçelere bakan yeni bir İtalyan tarzı cephe kazandırarak avlu cephesini korudu. İlk eklemeler, farklı stil ve malzemelerin bir karışımıyla sonuçlanırken hizmet kanatları genişleterek şatoya bağlandı.

Fransız Mimarisinin Görsel Tarihi
Saray, 1630’lardan 1780’lere kadar Fransız mimarisinin görsel tarihinden birçok döneme ait mimari özellikleri bir arada barındırır. Dönemlere yayılan revizyonlarla eklektik bir tarza sahip olan saray, çoğunlukla Klasisizm ve Barok stildedir. 1771’de 15. Louis tarafından Bakanlar Kanatları Neoklasik tarzda yeniden inşa ettirilirken saray ve bahçesi, 17. yüzyılın ortalarından 18. yüzyılın sonlarına kadar mimari ve peyzaj alanında Avrupa’da büyük etki yarattı. Birleşik Krallık, Almanya, Avusturya, İspanya ve İsveç’te çeşitli saraylara ilham verdiği kabul edilir.
Bahçesinde çok sayıda çeşme bulunan sarayda; Aynalar Salonu, Büyükelçiler Merdiveni, Kraliyet Operası, Bolluk, Venüs, Merkür, Mars, Apollo, Diana ve Herkül Salonu gibi sembolik odalar ve yapılar barındırır.

Saray Etrafında Kurulan Kent
14. Louis’nin büyüyen siyasi otorite ve saraya ev sahipliği yapacak, saraya hizmet edecek bir şehir tasarlanması emriyle Versailles kenti oluşturuldu. Kentin merkezinde 800 hektarlık Versailles Bahçeleri ve Saray yer alır. Günümüzde Paris’ten trenle rahatça ulaşılabilen kent, 17. Yüzyılda sulak tarım arazilerinden oluşan bir köyden saraya hizmet edecek bir kente dönüştürüldü. Saray mensuplarının oturması için saraya benzer apartmanlar inşa edilmeye başlandı. 14. Louis’nin konukların karşılanması için Elçilerin Merdiveni’nin yapılmasını istemesiyle kalan köy yapıları yıkıldı. Saray ve personeli büyüdükçe kent de buna paralel olarak genişledi.

Gücün Merkezileştirilmesinin Sembolü
72 yıllık taht süresiyle monarşinin en uzun hükümdarı olan 14. Louis, şatafatlı hayatı, sanat ve kültüre düşkünlüğü nedeniyle “Güneş Kralı” ve “Büyük Louis” olarak da anılır. Avrupa’da mutlakiyetçilik çağının bir simgesi olarak yorumlanan 14. Louis, Versailles Sarayı ve çevresinde kurduğu kent ile burayı kraliyet gücü ve siyasetinin merkezi haline getirilmesi başta olmak üzere Fransa’da sonraki süreçte güzel sanatlar ve mimari akımlar üzerinde etkili oldu. 14. Louis’nin gösteriş ve ihtişamı, Fransız Barok sanat ve mimari tarzının şekillenmesine yol açtı. Sanat ve mimari araçsallaşarak, “Büyük Louis”nin erken modern dönemde Fransa’nın “yüce lideri” imajını destekleyen etkenler olarak rol oynadı.
14. Louis, kendini öne çıkarmak için ilk olarak bahçelerinde bir dizi gece festivalleri düzenledi. Bu eğlencelerin bir kısmı, Avrupa’ya yayılan resim ve gravürlerle ününe ün katmasına neden oldu. 1678’de sarayı siyasi otoritenin merkezi haline getirmek için, içine mahkemeyi de sığdıracak şekilde genişletilirken Fransız kraliyet merkezinin saraya tamamen taşınması, 1682’de tamamlandı.
Fransız sanatı ve kültürünün ifadesi ile kraliyet gücünün merkezileştirilmesi açısından 14. Louis’nin siyasetinde kilit rol oynayan saray, Paris resmi başkent olsa da yönetimin yürütüldüğü Versailles’ın de facto başkent olarak kabul edilmesine yol açtı.

Eritilerek Savaşı Finanse Eden Taht
14. Louis döneminde kraliyet kabul salonu olan ve resmi izleyicilerin ağırlandığı Apollo Salonu’ndaki gümüş taht, mobilyalar ve süslemelerde kullanılan unsurlar, Dokuz Yıl Savaşı’nın masraflarını karşılamak için 1689’da eritildi. Eritilen tahtın yerine yaldızlı ahşaptan yapılmış mütevazı bir taht yapıldı.
14. Louis’nin 1715’teki ölümünün ardından saray mensuplarının boş zamanlarını Paris’te geçirmeye başlamasıyla Versailles kültürel gücünü kaybetti. Devrimde kapatılana kadar kültürel önemini koruyan sarayın en önemli konukları arasında, 7 yaşındaki Alman besteci Wolfgang Amadeus Mozart ve ailesi de vardı.

Devrimden Sonra
5 Mayıs 1789’da Versailles’da (Versay), krallık zümrelerinin son kez bir araya geldiği Genel Meclis (États Généraux) toplandı. Ruhban sınıfı, asiller ve halktan oluşan üçüncü sınıf temsilcilerinin katıldığı Hôtel des Menus-Plaisirs’de yapılan bu toplantı, kısa süre içinde siyasal bir dönüşüm geçirdi. Üçüncü sınıfın diğer zümrelerden bazı üyelerle birlikte Ulusal Meclis’i ilan etmesi ve kralın otoritesine karşı çıkmasıyla, Genel Meclis yerini devrimin ilk organı olan Ulusal Meclis’e bıraktı. Bu kırılma, Fransız Devrimi’nin patlak vermesine yol açan temel gelişme kabul edilir.
5 Ekim 1789’daki kuşatmanın ardından kraliyet ailesinin saraydan ayrılmasıyla saray resmi olarak kapatıldı. 1792’de saraydaki tüm resim ve heykeller Louvre’a taşınırken, ertesi yıl monarşinin kaldırıldığı ilan edilerek saraydaki tüm kraliyet malları açık artırmayla satışa çıkarıldı. Sarayın odalarında resim müzesi ve sanat okulları açılırken, 19. Yüzyılda saray müze haline getirildi.
Saray ve park, 17. ve 18. yüzyıllarda Fransa’nın iktidar, sanat ve bilim merkezi olması nedeniyle UNESCO tarafından 1979 yılında Dünya Mirası Alanı ilan edildi.
