Zaman, doğa ile sonsuz bir devinim içinde. Biz de bu yapının bir parçası olarak doğrusal bir akış içindeyiz. Bu yalnızca yaşayan varlıklar için değil, doğa ile etkileşim içinde olan tüm maddeler için geçerli. Yaşamın birçok noktasının temelinde bulunan metal de bu durumdan mustarip. Metal, dış dünyayla etkileşim içinde dönüşüyor, geçen zaman ise onu görünürde yıpratsa da aslında ona değer ve karakter katıyor.
FABRIKACO’nun Metal Deneyimi
Ana uğraşılarından biri metal olan FABRIKACO olarak, malzemenin kendisine yüklediğimiz anlam bizler için tutkuyu ifade ediyor. Benzer şekilde, kimilerinin görmekten hoşlanmadığı paslı yüzeyler ise bizde farklı bir çağrışım ve anlam ifade ediyor. Her bakışımızda farklı bir hikaye çağrıştırsa da, genel olarak metal yüzeylerdeki pas, zamanın dokunuşunu en doğal şekliyle anlatıyor. Ortaya çıkan paslı yüzey, geçmiş ile günümüz arasında bir köprü olarak belleğimize sesleniyor. Dönüşen bu malzemelerin mekan veya ürün tasarımında kullanılması halinde, daha samimi ve insani sonuçlar elde edilebiliyor.
Metal ile çalışmaya başladığımız ilk dönemlerden beri malzemeyi çeşitli doğal süreçlere (yağmur, tuz, sirke, tuz ruhu, lavabo aç, çamaşır suyu vb.) maruz bırakarak pek çok farklı yüzey oluşturduk. Sonuçlardan duyduğumuz tatmin ile yeni arayışlar içerisinde birçok deneme yaptık. Malzemenin özünde olanı ortaya çıkarmaya çalışan devamlı arayış, bizi çalışmalarımızı daha kapsamlı hale getirmeye itti.
Zamanda Yolculuk
Benzer deneyimi başkalarına yaşatma amacıyla yeni yüzeyler arama çalışmalarına başladık. Bugüne kadar yarattığımız birçok yüzey, eşsiz eserler ve parçalar haline dönüşmüş durumda. Ancak üretilen her parçanın dönüşümü için uzun süreler beklememek için, çalışmalarımızı rastlantısal sonuçlardan hesaplanmış beklentilere dönüştürme yoluna girdik. İlk deneyimimizin aksine kullanılan evsel ürünlerin yerini, kimilerinin özleri benzeşse de, kimyasal ve özel ürünler aldı. Hazırlanan özel solüsyonlar, kullanılan endüstriyel ürünler, yüzey hazırlama ve oluşturma metotları ile uzun sürelere yayılan ve tekrarlanması zor olan hikayeleri çok daha kısa sürelere sığdırmaya başladık. Ve bu işlemlerde önceliğimiz, malzemenin doğasına saygı göstererek yüzey kaplaması ve efektlerden kaçınmak oldu.
Doğalın Değeri
Günümüzde en sık tercih edilen metal yüzeylerden biri olarak kaplama eserleri görebiliriz. Renklerin ve estetiğin ustalığıyla birleşip iç mekanlarda çağdaş, şık ve dayanıklı tasarımları hayatımıza katmış durumda. Modern metal kaplama yöntemleri, renk paletini genişleterek mimari estetiği daha da zenginleştiriyor. Ancak tüm malzemeleri benzer bir forma dönüştüren bu yaklaşım tekdüze materyaller üretilmesine neden oluyor. Tüm bunların bir sonucu olarak, suni süreçlerle her şeyin birbirine benzeşmesi ve doğaldan kopuş sonucunu doğuruyor.
Farklı bir perspektifle paslı metal ise mekanlara farklı bir sıcaklık ve karakter katıyor. İç mekanlardaki metal yüzeyler, sadece bir dekoratif öğe olmanın ötesinde, yaşam alanlarınızın gerçek hikayesini anlatan bir ifade biçiminde çalışıyor.
Her pas lekesi, aşınma, her renk tonu, mimari tasarımın duygusal bir derinliğini ve tarihini yansıtıyor. Salt birer madde olmayan bu malzemeler, mimari eserlerin yaşayan bir parçası olarak; geçmişin izlerini taşıyarak, günümüzde estetik bir ifade olarak parlıyor.
